9 Ağustos 2012 Perşembe

Bir anda...

... evet bir anda sonbaharın hüzünlü havasını özledim, gördüğüm kahve çekirdekleriyle birlikte.

Kendimi; çok da kalın olmayan, ince bir boğazlı kazak, botlarım ve deri montumun içinde; bacaklarımı karnıma çekmiş, sıcak kahvemle bir pencere kenarında buluverdim aniden.

Henüz dakikalar önce atıştırıp geçmiş ilk sonbahar yağmurunun; ardından, pencerede bıraktığı damlaların arasından, yerde sararmış, sakin ve elbette ıslak duran meşe ve çınar yapraklarını izliyorum teker teker ve tekrar tekrar. Yağmur o kadar kısa sürmüş ki, ıslanmakla ıslanmamak arasında bir noktada kalakalmışlar. Hani; kalkıp baksam, dokunsam, o çıtır çıtır seslerini duyup, huzuru bulacağıma o denli eminim.

Tüm bunlar birer illüzyon malum. Hepsi, duvardaki klima ile masamın üzerinde duran minik vantilatörün, kahve çekirdeklerinin fotoğrafı ile işbirliği yapıp bana oynadıkları küçük oyun sadece.

1 yorum:

kirmizi baslikli kiz dedi ki...

Dün bir anda göğün götü delinince hatırladım çok uzun zamandır yağmur + berjer + kahve + fonda elektrik süpürgesi / saç kurutma makinesi kombinasyonundan uzak olduğumu.

Sonrası..
http://littleredintheredrum.blogspot.com/2012/08/bu-sabahlarn-bir-anlam-olmal.html